Yazar Çetin Altan çok uzun seneler önce Türkiye’nin kalkınması için bir referans noktası açıklamıştı: “köylerinde tenis oynanan bir ülke.”

Tenis oynanacak olan bu köyler bugün hemen hepsinde kortlar bulunan tatil köyleri değil elbet.

30-40 yıl değil bugün bile altyapı, eğitim, sağlık ve hatta güvenlik meseleleri çözülmemiş yüzlerce köyde tenis oynamak çok fantastik bir fikir olarak görülebilir. Ama Altan’ın söyleminde sporun hele de tenis gibi “lüks” bir sporun bile hayatın her alanında anlam bulmasını istemek gibi güzel bir hedef aranmalı.

Peki Çetin Altan bunca spor branşı içerisinde niçin tenisi örnek olarak göstermiş dersiniz?

Hemen aklımıza tenisin pahalı bir spor olduğu cevabı gelebilir. Hâlbuki geniş tarlaları düşünerek golf gibi, binicilik gibi tenisten daha pahalı branşlar da seçebilirdi.

Bana kalırsa tenisi, golf ve binicilikten ayıran en önemli özellik yıllardır tenisin ülkemizdeki algılanmasında bir statü, bir sınıf farklılığı yaratmasıdır. Altan, bu farkın ortadan kalkmasıyla ülkenin kalkınması konusunda paralellik kurmuş olsa gerek.

Neyse ki, Altan’ın düşü bir nebze gerçekleşti, tatil köylerinin ardından önümüzdeki hafta dünyanın en iyi 8 kadın tenisçinin maçları da Sinan Erdem Spor Salonu’nun bulunduğu bir başka “köy” de Ataköy’de olacak!

Şaka bir yana, tenis hiçbir branşa benzemeyen zorlukları içeren bireysel bir spor, üstelik oldukça da pahalı.

Her ne kadar tersi söylense de 8, 9, 10 yaşlarında bir çocuğun bile yıllık olarak kort, koç ve turnuvalar için en az 10 bin dolar gerekiyor. Ve bu ekonomik gücü karşılayacak aileler.Kanımca, buradaki en önemli sorun tesisler, yani kortlarımızın yetersizliği.

Ama öte yandan Avrupa Gençlik Oyunları amacıyla Trabzon’da Türkiye’nin hiçbir ilinde olmayan üçü kapalı toplam 14 kortun bulunduğu mükemmel bir tenis üssü var.

Büyük şehirlerde tenis oynamak için büyük paralar ödenirken Trabzon’daki tesislerin bir dakika bile boş kalması büyük bir israf olacaktır.

Bu tesisler bana Paulo Coelho’nun “inşa etmek” ve “toprağı ekmek” karşılaştırmasını

hatırlatıyor.

Tesisleri bir inşaat mühendisi olan önceki Bakan Faruk Nafız Özak, Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu iki yıldır bu tesislerin inşaatının bitmesi için uğraştı, didindi. İnşaat biterken Bakan Özak da sade bir milletvekili oldu.

Şimdi sıra köyde yetişip hukuk fakültelerinde okuyan ve kabinenin en genç bakanı olan Suat Kılıç’ın toprağı ekmesinde.

Kılıç’ın bahçıvan gibi toprağı ekmesi, her türlü fırtınaya, çetin koşullara göğüs germesi gerekiyor. Çünkü bir tenisçinin yetişmesi de bir bakıma bahçıvanın sürekli ilgisiyle beraber dikkat ve bakım ister.

Trabzon Beşirli(*) tesislerinin kullanım vizyonu tenisin ülkemizin gelecekte ki vizyonunu da ortaya koyacaktır.

Aksi takdirde 3 yıl değil 33 yıl üst üste ülkemizde WTA Championchip yapsak bir Türk sporcumuzu izleyemeyeceğiz.

Sekiz harika tenisçinin ülkemize gelmesi bana bunları hatırlattı.

“Köylü milletin efendisidir” diyen büyük bir liderden feyz alıp çağdaşlaşma yoluna girmiş bir ülkede, “beyefendilerin hanımefendilerin lüks sporu” olarak görünen tenise doğru, kitleselleştirici her türlü çaba için toprağı ekme, tesislerimize sahip çıkma vakti.

*http://www.trabzon2011.org/ adresinden tesislerin 360 derece görüntüsüne bakabilirsiniz!

 

Ömer Gürsoy- 21 Ekim 2011 - Habertürk Spor

Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...