Olimpiyatlardan çıkarılma tehlikesi yaşayan güreş için “yok 5 dakika uzun, yok 3 dakika kısa” diye hesap yapan yayıncılar, iş, her biri maç 1,5 saatten aşağıya düşmeyen hatta zaman zaman 5 saate kadar uzayan tenis maçlarına gelince oldukça hovarda davranıyor. Ancak sürekli olarak izleyicilerin tutum ve alışkınlıklarını takip eden yayıncıların bunu zevk için yapmadığı ortada. Tenis birçok branşın içinde açık ara önde ve herkesi ekranların başında tutabilecek estetik, mücadele, teknik artık ne derseniz deyin her şey var.

 

Ülkemizde 100 yıldır üst düzey tenisçimiz olmamasına rağmen tenis ekonomimiz bir hayli büyüdü. Tenis Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi değerli dostum Cem Tınaz'ın verdiği bilgiye göre 125 milyon liralık bir büyüklük yaratılmış durumda. Federasyonun devletten aldığı kaynağın 2 milyon lira olduğu göz önüne alırsak bu ekonominin asıl yaratıcıları ve yüklenicileri aileler. Ben “tenis zengin sporu değil” sözünü, genellikle zenginin fakiri avutmak için kullandığı “parayla saadet olmaz” ifadesine benzetiyorum. Evet, bu spor kitleselleşiyor ama sonuçta bu, hala sporcunun, ailesinin ciddi ekonomik külfetler üstlenmesi sayesinde oluyor. Hal böyle iken kulüpler mi sporcuya destek veriyor yoksa sporcular mı kulüpleri yaşatıyor sorusunda ben ikinci şıkkın doğru olduğunu düşünüyorum. “Tenis bireysel bir spordur” denip durulurken federasyon seçimlerinde neden sporcuların değil de kulüplerin oy kullandığını da pek anlamıyorum.

 

Devamı için...

 

Ömer Gürsoy - 26 Mart 2013

Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...