Engin Balaş
"Hayatımda ne olduysa hep tenis sayesinde..."
Yıl 1927... Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de dünyaya gelmişim. Oturduğumuz evden Tuna nehri gözüküyor. Demek ki biraz tepedeydi
evimiz. Annemin sırtında yokuş-aşağı indiğim zaman, kulağıma, bir köşkün bahçesinden tak-tuk sesler geliyor. Yaşım 3,5-4... Annemi biraz
durduruyorum çünkü, bu seslerin ne olduğunu merak ediyorum. Ortada file, iki kişi karşılıklı geçmişler, ellerinde kepçe gibi birşeyle
beyaz bir topa vurup duruyorlar. Bunu anlatmaktaki gayem; tenis sporu ile tanışmam böyle oldu. Yıl 1928... Babam ekonomik sebeplerle
Türkiye'ye, Ankara'ya gelerek, Cenap And ile beraber Kavaklıdere Şarap Fabrikası'nı kurdu. Babam şarap mütehassısı idi. 1931 yılında da,
annem, ablam ve ben Ankara'ya göç ettik. Şarap fabrikasının biraz aşağısında ufak bir bina vardı. Bu binanın önünde de iki adet tenis
sahası... Şimdi nerden nereye, Macaristan'da gördüğüm ve çok sevdiğim, aklımdan bir türlü çıkaramadığım tenis sahaları karşımda duruyor. Bu
sahalar, 1928 yılında Hariciyeci olan İhsan Tunalı tarafından kurulan Sporting Kulübe ait.
Seneler boyu, kulübün telleri dışından tenis oynayanları seyredebildim. Saatlerce seyre doyamıyordum. Bu spor hafızama öyle bir
yerleşmiş ki silinmesi mümkün değil. Sayın İhsan Tunalı Hariciye'den ayrıldıktan sonra Kavaklıdere Şarap Fabrikası'na ortak oldu. Bu
ortaklık benim hayatımda da önemli bir dönüm noktası oldu. Cenap And'ın yeğeni olan Uğur Sevindik ve beni Sporting Kulüp'e üye olarak
kaydetti. Artık rüyam hakikat olmuş, telin dışından tenis seyretmem sona ermiş, Uğur ile beraber kulüpte tenis oynamaya başlamıştık.
1938 yılında 19 Mayıs Stadyumu'nun boş arazisine tenis kordu yaptıran Sayın Kerim Bükey ile 1928 yılında Sporting Kulübü'nü kuran
sayın İhsan Tunalı'nın Ankara ve Türk tenisinin kalkınmasına büyük yardımları olmuştur.
Uğur Sevindik ile 1945 yılında stadyumdaki, Bölge Başkanının denetiminde olan kulübe üye olduk. Ankara Tenis Kulübü, 1947 yılında
kuruldu... Benim üye numaram 64'tür. İlk turnuvamı da, 1947 yılında kazandım. Bu Ankara Gençler Tenis Şampiyonası'ydı.
Yıl 1951... Büyükler Ankara Tenis Şampiyonu oldum. Teklerde ve çiftlerde şampiyon olmuştum. Tenis artık benim için herşeydi. 1951'den 1967'ye
kadar Türkiye'de yapılan bütün turnu-valara katıldım. Birçok birincilikler kazandım. Bilhassa çift erkekler kategorisinde, Behbut
Cevanşir ve Nazmi Bari ile birlikte eşleşerek oynadığım maçlarda Türkiye Şampiyonu oldum. Bu yıllar arasında kazandığım kupa sayısı 250'dir.
1953-1955 yılları arasında askerliğimi İstanbul Kara Gücü'nde yapım. Kara Gücü'nde kırka yakın sporcu bulu-nuyordu. Ankara Tenis
Kulübü'nden tenisçi Rafet Akpınar'da oradaydı. Bizi Tenis, Eskrim, Dağcılık Kulübü'ne antrenmana gönderiyorlardı. Bu sayene tenisimiz
daha da ilerledi.
Yıl 1955... Bir yıl önce Behbut Cevanşir ile çiftlerde Türkiye şampiyonu olmuştuk. Davis Kupası'nda Mısır ile eşleşmiştik. Maç İstanbul, TED
Kulübü'nde yapılıyordu. Federasyon Mısır'a karşı çift oynama görevini bize vermişti. Bu maçta çiftlerde Mısır'ı yenme başarısını gösterdik.
Bu Davis Kupası'nda Türkiye'nin ilk galibiyetiydi. 1955 yılından 1967 yılına kadar Davis Kupası'nda ve Balkan şampiyonalarında tek erkek ve
çift erkek olmak üzere Türkiye'yi temsil ettik. 60'a yakın milli maç yaptım, birçok galibiyetlere imza attım.
Faal tenis hayatımdan sonra Türkiye Tenis Federasyonu'nda görevler aldım. Federasyon üyeliği, Milli Takım Antrenörlüğü, Milli Takım
Kaptanlığı ve 1988-1997 yılları arasında Ankara Tenis Ajanlığı yaptım.
Yıl 1956... İstanbul Hilton açılıyor ve ben tenis hocası olarak işe başlıyorum. Bir yıl orada çalışıyorum ve tekrar Ankara'ya dönüyorum.
Yıl 1957... Ankara Tenis Kulübü Başkanı ve aynı zamanda Türkiye Çimento Sanayi Genel Müdürlüğü İdare Meclisi Başkanı Sayın Medeni Berk, beni
Türkiye Çimento Sanayi İnşaat Müdürlüğü'ne Teknik Ressam olarak işe alıyor.
Türkiye Çimento Sanayi Genel Müdürlük binasının penceresinden baktığımda Alman Büyükelçiliği bahçesinde tenis sahası gözüme
ilişiyor. 1958 yılında Alman Sefa-reti'nde mesai saatlerim dışında ders vermeye başlıyorum. Sefarette ders verdiğim bayanlar arasında
1967 yılında, şimdiki eşim Tereza ile tanışıyorum. O sene evleniyoruz. Tenis benim yakamı mı bırakmıyor, yoksa ben tenisin yakasını mı
bırakmıyorum, bilinmez...