Grand Slam Turnuva Haber ve Yorumları


bullet

28 Ocak 08
Novak Djokovic ve Roger Federer

Baştan belirtelim; bu yazıda ''Kral öldü, yaşasın yeni kral!'' gibilerinden bir tavır takınmayı düşünmüyorum. 8 Ağustos 1981 tarihinde doğan Roger Federer 2 Şubat 2004'te ATP Sıralaması'nın zirvesine geçti ve o zamandan beri inmiyor. Tarihin bize gösterdiği en iyi tenisçilerden birisi olması bir kenara, rakipsizliğinden dolayı da ''abartıldığından'' yakınıldı, yeteri kadar iyi bir tenisçi olmadığı iddia edildi.

Tahmin ettiğim odur ki; rakipsizlik en az izleyiciler kadar Roger Federer'in de canını sıkmıştır. Andy Roddick, Marat Safin derken 1985 sonrası doğan yetenekli tenisçilerin yetişmesi Roger Federer'i zorladı, tenisi daha izlenilir kıldı. Rafael Nadal'ın Franas Açık'ta arka arkaya iki kez finalde Roger Federer'i yenmesi ve Federer'in şu ana kadar Roland Garros'u kazanamamış olması erkekler tenisinin en önemli olayıydı belki de.

gs_6_ndNovak Djokovic diye bir tenisçi çıktı sonra. 20 yaşındaki Sırp tenisçi, Amerika Açık 2007 öncesi oynanan Montreal Açık Tenis Turnuvası'nın finalinde Roger Federer'i yenmeyi başardı. Amerika Açık'ta finale kadar yükselen Djokovic, Federer'i çok zorladı. İlk iki sette set sayısını kaçırdı ve maçı 3-0 kaybetti. Bu maçta yoğunlukla gördüğümüz; Djokovic'in Federer ile başbaşa mücadele edebilecek bir tenisçi olduğu ve Federer'in şampiyonluğu biraz da tecrübesiyle kazandığıydı.

Erkekler tenisinde önümüzdeki beş yılın büyük bir aksilik olmazsa Novak Djokovic-Roger Federer mücadelesiyle geçeceğini tahmin ediyorduk. Mücadelenin kızışması hemen 2008 başında başladı. Avustralya Açık Yarı Finali'nde dünyanın en iyi tenisçiyle dünyanın üç numarası karşı karşıya geldiler. Bu karşılaşma öncesi duruma bakarsak; Roger Federer sakatlıktan çıkmış ve ciddi bir hazırlık yapmadan turnuvaya gelmişti. İlk turlarda fırtına gibi esse de üçüncü turda -yine genç bir Sırp olan- Janko Tipsarevic'e karşı çok zorlu bir maç oynadı ve 2-1'den gelip kazandı. Djokovic ise set bile kaybetmeden yarı finale geldi ve çok formdaydı. Yetenekleri zaten ortada; 20 yaşında dünyanın en iyi üçüncü tenisçisi.

Dünkü ''erken final'' bu ortamda başladı. Roger Federer ilk sette rakibine üstünlük sağlasa da rakibinin gençliği ve yetenekleri karşısında tutunamadı ve kaybetti. İkinci sette rakibini sürklase eden Djokovic, üçüncü seti de tie-breakle kazandı ve finale yükseldi. Bu maçta Novak rakibinden çok daha üstün oynadı, Amerika Açık'tan sonra eksik olan tecrübesini de bayağı doldurduğunu ve kritik toplarda korkmadığını gördük.

Bu maçtan sonra medyamızda genel olarak seslendirilen ''Kral (Federer) öldü, yaşasın yeni kral (Djokovic) !'' sözünün gerçek olmadığına inanıyorum. Roger Federer üstüste dokuz kez Grand Slam finali oynadıktan sonra bu kez finale kalmadı. Bu demek değildir ki; Federer bir daha final oynayamaz, yeni domine edici güç Novak Djokovic'tir. Roger Federer arka arkaya beş kez kazandığı Wimbledon'da veya dört kez kazandığı Amerika Açık'ta yenilmeden, bu yıllarca devam etmeden ''kral''ın öldüğünden bahsedemeyiz. Roger Federer, eski kral Pete Sampras'ı yendi, Şubat 2004'ten beri zirvedeki yerini korudu, kariyerinin ve performansının zirvesinde olduğu yıllarda.

Dünkü maçta Federer için ''Kazanmak için doğmuş'' deniyordu. Federer ''kazanmak''tan öte ''dünya starı olmak için doğmuş'' sanırım. Kendini sürekli geliştiren, rakiplerini küçümsemeyen, olağanüstü bir konsantrasyonla oynayan, en zor pozisyonlarda en müthiş vuruşları yapma kabiliyetine sahip olan bu adam; sporun hangi alanında çalışsaydı süperstar olurdu.

Dünkü maçtan çıkan en önemli gerçek; önümüzdeki beş yılın müthiş Federer-Djokovic rekabetine sahne olacağı tezimi kuvvetlendirmesidir. Djokovic'in müthiş kendine güveni ve iki tenisçinin de yetenekleri harikaydı. Bu yıl boyunca, gelecek yıllar boyunca keyifle izleyeceğiz. Hadi bakalım...

Arif ŞAHİN
 

bullet

11 Eylül 07

Dedi ki: ''Ben Novak''

Konumuzun tenis olduğunu belirterek başlayalım yazımıza. Evet, dün geceki görkemli finali Novak Djokovic efsanevi bir şekilde kazansaydı bu yazıyı çok daha iştahlı bir şekilde yazacaktım. Kupa hiç de sürpriz olmayan bir şekilde dünya tarihinin en önemli tenisçilerinden biri olan Roger Federer'e gitti. Sonuç beni hüsrana uğrattı diyemem. Benden sadece bir yıl önce doğmuş bir adamın, hele ki Sırp bir çocuğun, okyanus ötesinde bu denli başarılı olması ve günümüzde dünyanın en iyi tenisçisine karşı böylesine harikulade bir performans vermesi takdir edilesi değildir de nedir?

gs_5_ndŞampiyon Roger Federer'e ne kadar methiye düzsek azdır kanaatindeyim. 1981 İsviçre doğumlu tenisçi, 1998 yılında profesyonelliğe geçti ve 2001 yılından itibaren zirveye doğru yürüyüşüne başladı. 2001'de Milano'da ilk şampiyonluğunu kazandıktan sonra 2003 yılında ilk Grand Slam'i olan Wimbledon'ı kazandı. 2004'ün başında Avustralya Açık'ı kazandı ve Şubat 2004'te de dünya birinciliğine yükseldi. 2004'ten 2007'e kadar Wimbledon ve Amerika Açık'ta arka arkaya şampiyonluklar yaşayan Federer, Avustralya'da da son iki yıl kazandı ve toprak kort Fransa Açık'ta da son iki yılda final oynadı ve Rafael Nadal'a kaybetti. Son on Grand Slam'in hepsinde final oynadı ve sadece ikisini kaybetti. Kariyerinde bugüne kadar 51 turnuva kazandı ve toplamda 531-131 gibi harika bir galibiyet oranına da sahip. Bütün başarılarının Şampiyon üstüne fazla söz söylemeye gerek yok, Djokovic'i bu kadar övüyorsak; belki de o bu kadar harika olduğu için. 22 Mayıs 1987 Belgrad doğumlu olan Novak Djokovic, 4 yaşındayken tenis oynamaya başlamış, 12 yaşında da yarı-profesyonel olmuş. 2003 yılında profesyonel olan Novak, kariyerinin başında tecrübe için savaştı. 2006'da Fransa Açık'ta Çeyrek Final'e kadar yükselme başarısını gösterdi. Aynı yıl üç final oynayan ve ikisini kazanmayı başaran genç tenisçi, 2007'ye ise fırtına gibi başladı. Daha yılın ilk günü şampiyonluk kazanan Djokovic, Avustralya'da dördüncü tur yaptı. Fransa Açık ve Wimbledon'da yarı finalde Rafael Nadal'a elendi. Ağustos 2007'de ATP Masters Tour'a dahil olan Montreal'in finalinde dünyanın en iyisi Roger Federer'i devirmeyi başardı. Bir ay sonra katıldığı geldik dün geceki maça. Bir tarafta İsviçre'nin gururu, tenis dünyasının zirvesindeki insan Roger Federer; diğer tarafta henüz 20 yaşında olan, geleceğin en büyük raketi olacağı kesin gibi gözüken ama şimdiden bütün bir Sırbistan'ın kendisinden zafer beklediği Novak Djokovic. Maç her ne kadar sönük geçmiş gibi gözükse de, bir tarihin başlangıcı olarak görebiliriz. İlk sette Djokovic 6-5 öne geçti ama beş kere set sayısını değerlendiremedi ve sonrasında kaybetti. İkinci sette servis kırdı, iki kez set puanı şansı yakaladı ama olmadı. Bu iki sette Novak Djokovic'in beklediğimden çok daha iyi performans sergilediğini söyleyebilirim. İki sette de baskıya karşı ayakta kaldı, Federer'in servislerini kırmayı başardı, kendisine yakışan oyunu sergiledi. Dezavantajı elbette ki karşı Şampiyon Federer'in başarısını elbette küçümsemiyoruz. Yalnız, son yıllarda Andre Agassi ve Andy Roddick'e karşı oynadığı finallerde 6-1, 6-2'lik setlerle galip gelmeyi başaran Roger Federer'in kariyerinde ilk kez Grand Slam finali yaşayan Novak Djokovic'e karşı hiçbir seti koparamaması Djokovic'in başarısını göstermez mi?

gs_5_rfSon yıllarda Federer'e karşı rekabet ortamı oluşturmaya çalışan tenisçilere bakıyoruz: Lleyton Hewitt, Andy Roddick, Andre Agassi ve son olarak da Rafael Nadal. Toprak kortta rakibine karşı üstün olan Nadal, son Wimbledon finalinde de rakibini epey zorladı. 1986 doğumlu Nadal da Federer'in gelecekteki rakiplerinden olarak gözüküyor. İskoç Andy Murray de fiziksel olarak hazır olursa, Federer'e rakip olabilecek isimlerden birisi. 1986-87 doğumlu Nadal, Murray, Djokovic üçlüsünün özellikle gelecek yıl ve devamında Federer için işleri zorlaştıracağını düşünüyorum. Bu bir temenni değil; Roger Federer, Pete Sampras'tan sonra gelen en sempatik şampiyon ve onu izlemek ayrı bir keyif. Yalnız, son yıllarda kortlarda gösterdiği üstünlük, rakip tanımamazlık biraz can sıkıyor. Özellikle Novak Djokovic'in çıkışı Dünya tenisi için gelecek yıllar çok ama çok keyifli olacak, şüphesiz. Djokovic dün gece kazansaydı gazetelerimizden müthiş övücü başlıklar duyabilirdik. Djokovic kaybetti ama ezilmedi ve kazancı da az olmadı. Sporu az çok bilenler bilir, kaybedip kaybedip kazanmak özellikle böylesine zorlu sporlarda çok daha güzeldir ve gelecekteki başarıların garantisidir...

Arif ŞAHİN
 

bullet

29 Ocak 05

gs_4_ms2005 Aus Open'ı bayanlarda Davenport'u 3 sette yenen Serena kazandı. Finali özetleyecek olursak ikinci sette durum 2-2 iken Serena'nın servisi sırasında Davenport!un 6 break point'i lehine çevirememesi ile Davenport'un içinde başlayan fırtına ve sonrasında 3-4'de Davenport 40-0 önde iken net'ten seken basit bir topa backhand çapraz vurayım derken yandan dışarı atışı, sonra o topa kafayı takarak o game'de 2 double fault yaparak game'i verişi ve kafasında oyunu bitirmesi ve sonuç son set 6/0!

Erkekler finalini ise ilk seti 6/1 kaybetmesine karşın diğer setleri 6/3 6/4 6/4 alan Safin maçı 3-1 kazanmayı bildi. 100. yılında kendi evi ve seyircisi önünde Hewitt'i yenerek başarılı bir başlangıç ve 2. grand slam başarısını almış oldu.

Sevgili Ali Arslan bu aralar biraz meşgul, Aus Open 2005'i sizlere tenis klinik açısından yorumlayalım. Onlarca hatta yüzlerce şey var. Ama benim bu turnuvada ilgimi çeken en önemli iki nokta şunlardı. Birincisi 51 ace ile bugüne kadar ki tüm zamanların bir maçta en fazla ace rekorunu kıran Joachim Johansson (Swe), Andrea Agassi'ye yenilmekten kurtulamadı. İsveçli oyuncu maçı 6/7 7/6 7/6 6/4 kaybetti. 51 ace attığına göre bir yarısı kadar topu Agassi raketi ile ancak dokunmuş, bir o kadarını da basitçe rakibine attığını düşünmek yanlış olmaz. Bu maçı unutmadan diğer bir çeyrek final maçına göz atalım. Oliver Rochus (Bel) ile Marat Safin. Bu maçta benim ilgimi çeken maçın bitiminde iki oyuncu el sıkışırken Rochus'un boyu Safin'in  omuzuna ancak geliyordu. gs_4_rnATP sayfasından Rochus'un boyunun 165 cm olduğunu gördüm. Maçın sonucu ise Safin'in 3-1 galibiyeti, skor ise 4/6 7/6 7/6 7/6! Şimdi erkekler tenisinde servisi çok hızlı atmak, hatta 50 tane ace atmak yeterli değil, boyunuz kısa olabilir, ama orta karar bir servis ile Safin gibi bir canavara servis kırdırmayabilirsiniz. Özellikle yeni yetişen gençlere bu örneği vermek istedim. Boyları fileye biraz geçmesine rağmen var güçleriyle servis atmaya çalışmaları ne kadar doğru!?

Turnuvada diğer dikkatimi çeken bir oyuncuda Rafael Nadal idi. İspanyol oyuncu Hewitt'e 5 set oynamasına karşın ve dördüncü seti tie breakten vererek maçı alamadı. Ancak henüz 18 yaşındaki oyuncunun deneyim kazandığı zaman otoritelercede Federer'e karşı gelebilecek en iyi oyuncu olduğu görüşündeler. Nadal, Rolland Garros'ta neler yapacak hep beraber izleyeceğiz.
 

bullet

26 Ekim 04

2004 Tenis sezonu bayanlarda ve erkeklerde kapalı kort turnuvalarıyla devam ederken, gözler yavaş yavaş sezon sonunda yapılacak olan Master turnuvalarıyla, takım müsabakaları olan Davis Cup (erkekler) ve Federation Cup (bayanlar) müsabakalarına çevrildi. Bu turnuvalar pek çok oyuncu için önemli olmakla birlikte kuşkusuz bir Grand Slam turnuvasının anlamı çok daha farklı. Bu nedenle özellikle üst seviyedeki oyuncuların yılın 4. Grand Slam’i olan US OPEN bittikten sonra (Eylül ayı) yılın son turnuvalarına motive olmakta zorlandıkları görülür. Bazı oyuncular için Grand Slam’lerin bitmesi tenis sezonunun bitmesiyle eşedeğerdir.

Dediğim gibi tenis sezonu bitmedi ama Grand Slam’ler bitti. 2004 sezonunu Grand Slam ağırlıklı olarak kısaca değerlendirelim.


BAYANLAR

2004 yılı bayan tenisinde hiç alışılmadık sonuçlara sahne oldu.Özellikle Grand Slamler’de çok sürpriz sonuçlar yaşandı. Bayan tenisi erkek tenisiyle kıyaslandığında rekabetin daha az olduğu, birkaç ismin tüm şampiyonluklara ambargo koyduğu bir dal olarak görünür. 1980’lerden günümüze kadar değişik dönemlerde CHRIS EVERT-MARTINA NAVRATILOVA-STEFFI GRAF-MONICA SELES-MARTINA HINGIS-VENUS WILLIAMS-SERENA WILLIAMS gibi oyuncular rakiplerine büyük üstünlük kurarak Grand Slam şampiyonluklarına damgalarını vurdular. Bunun dışında aynı yıl içinde yarı final ve final oynayan oyuncular neredeyse hep aynı olurdu. 2004 yılının özelliği çok farklı oyuncuların bu başarıya ulaşmalarıydı.

gs_3_mn
Öncelikle 1999 yılından beri ilk kez 4 farklı oyuncunun Grand Slam şampiyonluğuna ulaştığı görüldü.7 farklı oyuncu Grand Slam finali oynadı.Farkli finalist sayisi 2003 ve 2002’de 4 ; 2001’de ise 6 idi.

Mevcut olan 16 Grand Slam yarı final yeri 13 farklı oyuncu arasında paylaşıldı. Bu sayı 2003 ve 2001’de 7; 2002’de ise 10 idi.

Buna benzer istatistikleri çoğaltmak mümkün. Hepsi de 2004 yilinin buyuk basarilarin paylasildigi bir yil olduğunu gösterecektir.

Peki neden böyle oldu? Daha önceki yıllarda maksimum 3-4 oyuncu arasında paylaşılan başarılar neden 2004’te pek çok oyuncuya dağıldı. Bunun elbetteki en önemli sebebi son 1-2 yıla damgasını vuran WILLIAMS kardeşlerle Belçika’li tenisçiler KLIJSTERS ve HENIN’in sakatlık ve hastalık gibi nedenlerle ya hiç oynayamamaları ya da eski formlarına kavuşamamalarıydı. Aslında 2004 yılında bayan tenisinde yaşananları daha iyi anlamak için 2003 hatta 2002 yılını kısaca bir değerlendirmek lazım.

2002 tek kelimeyle WILLIAMS yılı olmuştu. Üstüste 3 Grand Slam turnuvasında SERENA ablası VENUS’ü yenerek şampiyon olurken diğer oyuncular WILLIAMS’larin yanina bile yaklaşamıyolardı. 2002’nin sonu ve 2003’ün başı itibariyle 2 Belçika’li ortaya çıktı. Oyunlarında inanılmaz gelişmeler kaydeden HENIN ve KLIJSTERS hala WILLIAMS’larla oynadıklarında yeniliyolardı ama maçlar çok daha çekişmeli geçmeye başlamış ve de WILLIAMS kardeşlerin kronik hastalığı olan az turnuva oynamaları nedeniyle, pek çok turnuva oynayan ve WILLIAMS’ların olmadığı bütün turnuvaları kazanan bu 2’li sıralamada Amerika’lı kardeşlere çok yaklaşmışlardı.

Nitekim 2003 Fransa Açık’ta HENIN , Serena’yi yenerek oyuncunun üstüste 5. Grand Slam’ini kazanmasını engelledi ve artık WILLIAMS’larla aralarında neredeyse hiç fark kalmadığını gösterdi. KLIJSTERS da bu turnuvada final oynamış ve şampiyon olabileceğinin sinyallerini vermişti. Ancak WIMBLEDON’da roller gene değişti ve kardeşler Belçikalı’ları yarı finalde yenerek 6. WILLIAMS Grand Slam finalini oynadılar. Ancak 2 kardeş bu turnuvadan sonra uzun süren bir sakatlık dönemi yaşadılar.2003’de bir daha raket sallamadılar ve yılın geri kalanını 2 Belçikalı domine ederek  sıralamada 1 ve 2 numaraya çıktılar. 2’sinin de süper yetenek olduğu ve bazı günlerde WILLIAMS’lari yenebilecekleri görülüyordu.Ancak en üstte yer almaları için kardeşlerin sakatlanmaları gerekmişti.

2004 Avustralya Açık

2004 yılının başlangıcının 2003 sonundan farkı yoktu.Belçikalı’lar herkesi domine ediyordu.WILLIAMS’lardan VENUS, yılın ilk Grand Slam’i Avustralya’ya katıldı ama 3. turda vatandaşı LISA RAYMOND’a yenilerek eski formundan çok uzak olduğunu gösterdi. Finalde beklenen bir senaryo vardı. HENIN-KLIJSTERS’i 3. kez bir Grand Slam finalinde yenerek şampiyonluğa ulaştı. Açıkçası 2004 AVUSTRALYA AÇIK turnuvası bayanlarda pek heyecan verici maçlara sahne olmadı. Belçikalı’lar en iyiydiler ama herkes heyecanla WILLIAMS’larin formda bir şekilde dönmesini ve Belçikalılar’la oynamalarını bekliyordu. Büyük isimlerin turnuvada yer almamalari PATTY SCHNYDER (İsviçre) ve FABIANO ZULUAGA (Kolombiya) gibi sürpriz sayılabilecek isimlerin yarı finale gelmelerine olanak tanımıştı.

Bundan sonraki 2-3 ayda Belçikalılar neredeyse katıldıkları tüm turnuvaları kazandılar. Kimse yanlış anlamasın. Bu 2 oyuncu da elde ettikleri başarıları hakediyorlardı. Son 1-2 yıl içinde oyunlarında büyük gelişmeler kaydetmişlerdi ama en tepeye çıkmaları için WILLIAMS’ların sakatlanmaları gerekmişti. Herşey Belçika  için mükemmel görünüyordu. Ancak sakatlık ve hastalık bu kez Belçikalılar’ı vurdu. Sezone mükemmel başlayan 2’liden KLIJSTERS katıldığı 3 turnuvada sadece bir kez HENIN’e yenilmişti. HENIN ise ilk 5 turnuvasından 4’ünü kazanmış tek mağlubiyetini Rus KUZNETSOVA karşısında almıştı. İşte tam bu noktada KLIJSTERS el bileğinde, o zaman ciddiyetini tam olarak değerlendiremediği bir sakatlıkla karşılaştı. Yeniden oynayacağı tarih hep ertelendi.Birkaç kez geri dönüş yapmak istedi ama sakatlığı her seferinde tekrarlandı ve 2004 yılı KLIJSTERS için noktalandı.

gs_3_jhKariyerinin altın dönemini yaşayan HENIN , toprak kort sezonundaki ilk turnuvasında fiziksel olarak yorgun görünmüştü.Amelia Island turnuvasında ½ finalde MAURESMO’ya yenildikten sonra tam olarak tanımlanamayan bir virüs nedeniyle birer birer turnuvalardan çekildiğini açıkladı. Fransa’da şampiyonluğunu korumak amacıyla bir dönüş yapmaya çalıştı ancak 2. turda İtalyan GARBIN’e kaybettiğinde gerçekten eski gücünden uzak olduğu görülüyordu.

Sonuç olarak Belçikalı’lar yoktu. WILLIAMS’lar geri dönmüştü ama zaman zaman eski formlarına yakın oyunlar  sergileseler de eskisi gibi olmadıkları ortadaydı.

Son birkaç yılı domine eden bu 4’lünün yokluğunda başka birilerinin ortaya çıkması kaçınılmazdı. Bunun için en kuvvetli adaylar Amerika’li CAPRIATI-DAVENPORT ile Fransız MAURESMO idi. Bir de RUSLAR. Ruslar derken tek bir isim vermek imkansızdı.Çünkü Ruslar’dan çok vardı. Hepsi çok yetenekli,çok genç ve ümit vaat eden oyunculardı ama ön plana çıkmaları için gene diğer oyuncuların sakatlanmaları gerekmişti.

2004 ROLAND GARROS (Fransa Açık)

Tam bu noktada yılın 2. Grand Slam’i Roland Garros vardı. Tek bir favori göstermek zordu. HENIN hastalıktan yeni çıkmış, WILLIAMS’lar bir gün iyi bir gün kötü idiler. Turnuva öncesi en büyük şans iyi bir toprak kort sezonu geçiren MAURESMO’ya tanınıyordu. Ancak Fransız oyuncu kendi evinde yapılan turnuvada her sene aşırı beklentilerin baskısı altında kalarak çok kötü oyunlar çıkarmıştı. Çeyrek finale gelindiğinde elenen tek büyük isim HENIN idi. WILLIAMS kardeşler, MAURESMO, CAPRIATI ve birkaç RUS ile Arjantin’li SUAREZ çeyrek finale kalmışlardı.

Fransa Açık çeyrek finalleri  son yıllarda bayanlarda bir GRAND SLAM’de yaşanan en büyük sürprizlere sahne oldu. WILLIAMS kardeşler aynı gün yenildiler. VENUS Rus MYSKINA’ya, Serena ise her zaman çok çekişmeli maçlar oynadığı CAPRIATI’ye yenilmişti. Bu da yetmezmiş gibi, MAURESMO bir kez daha aşırı baskı altında kalarak çok kötü bir maç çıkarıyor ve DEMENTIEVA’ya yeniliyordu.Aynı güdne 3 sürpriz yaşanmıştı. 4. yarı finalist ise SHARAPOVA’yı yenen SUAREZ olmuştu. Kalan 4 yarı finalist arasında  en büyük şans CAPRIATI’ye veriliyordu. Ancak CAPRIATI yarı finalde çok kötü bir maç çıkararak daha önce hep rahat yendiği MYSKINA’dan sadece 4 oyun alabildi ve daha önce hiç Grand Slam şampiyonu çıkaramayan Rus bayan tenisi final öncesi ilk şampiyonluğunu garantilemişti.Finalin adı MYSKINA-DEMENTIEVA olmuştu. Finali MYSKINA rahat kazandı ve tenis tarihine ilk RUS bayan Grand Slam şampiyonu olarak geçti.

gs_3_amRusların başarısı hem sürprizdi hem de değildi. Son birkaç yıldır ilk 10-15 içinde yer alan pek çok Rus oyuncu vardı ama şampiyon olabilmeleri için diğer şampiyonların ortadan çekilmeleri gerekmişti. Roland Garros’da başlayan bu atılım diğer turnuvalarla devam edecekti. Grand Slamler dışında diğer turnuvalarda da DEMENTIEVA ve MYSKINA’YA ilaveten SHARAPOVA-KUZNETSOVA-PETROVA-BOVINA-ZVONAREVA-LIKHOVTSEVA isimleri sık sık son turlarda görülmeye başlamıştı.

WIMBLEDON 2004

Wimbledon öncesi HENIN ve KLIJSTERS beklendiği şekilde turnuvaya katılmayacaklarını açıkladılar. Bir önceki Grand Slam finalistleri MYSKINA ve DEMENTIEVA turnuvada vardılar.Ancak hiç kimse çim kortta bu 2 oyuncunun ileri gideceğini düşünmüyordu.Fransa’daki başarılarını burada tekrarlamaları daha da büyük bir sürpriz olurdu. Beklendiği gibi oldu. DEMENTIEVA ilk turda KLEINOVA’ya; MYSKINA ise 3. turda FRAZIER’e yenilerek turnuvaya veda ettiler. Ama turnuvanın en büyük sürprizi 2. turda yaşandı...

WILLIAMS kardeşler eski formlarında değildiler.Özellikle VENUS hayal kırıklığı yaratıyordu.Ama bu WIMBLEDON’dı.Son 4 yıldır VENUS Wimbledon’da finalden önce yenilmemişti. Londra’nın çim kortları VENUS’ün arka bahçesiydi adeta.2. turda Hırvat SPREM sansasyonel bir maçtan sonra VENUS’ü turnuva dışına iterken maçın 2. set tie-breaki sırasında hakemin yaptığı inanılmaz skor hatası VENÜS’ün elenmesinden daha fazla konuşuldu. Maç teknik olarak hiçbir zaman bitmemişti aslında.Hakem oynanmayan bir puanı SPREM’e vermiştive 8-6 biten tie-break’de skor aslında 7-6 idi ve maçın devam etmesi gerekiyordu. Ama olan olmuştu ve hakemin hatasından daha da hayret verici olanı hiçkimse; ne oyuncular ne hakemler ne seyirciler olan biten karşısında seslerini çıkarmadılar.

gs_3_msVENUS’ün elenmesine rağmen son 2 yıldır şampiyon olan SERENA’yı durdurmak imkansız görünüyordu. Ama inanılması zor bir sürpriz daha yaşandı. Bir başka RUS, 17 yaşındaki SHARAPOVA finalde SERENA’yı 6/1 6/4 yenerek hem kendi için hem de RUS bayan tenisi için inanılmaz bir sonuca imza atıyordu. Yıllardır GRAND SLAM şampiyonu çıkaramayan Ruslar üst üste 2 turnuvada 2 farklı şampiyon çıkarmışlardı. SHARAPOVA’nın şampiyonluğu büyük bir olaydı. Tenisi kadar güzelliğiyle de dikkat çeken oyuncu bu nedenle hemen yeni ANNA KOURNIKOVA olarak lanse edilmişti.Ama ANNA’dan farklı olarak MARIA daha 17 yaşında büyük turnuvalar kazanmaya başlamıştı. Turnuvada DAVENPORT ve MAURESMO da yarı final oynayarak iyi bir sonuç almışlardı. Bu ikili GRAND SLAM kazanamamalarına rağmen sene sonuna doğru dünya sıralamasında 1 ve 2 numaraya yerleşeceklerdi.

US OPEN 2004 (Ameria Açık Tenis Turnuvası)

Wimbledon’dan sonra oyuncular yılın son Grand Slam turnuvasına hazırlanmak için Kuzey Amerika’da sert zemin turnuvalarına başladılar. Son olarak SHARAPOVA’nın aldığı başarıdan sonra otoriteler Amerika Açık Turnuvasi için favori göstermekte zorlanıyorlardı. DAVENPORT, tam bu dönemde herkesin işini kolaylaştırdı. Üstüste katıldığı 4 turnuvada şampiyonluk alarak US OPEN’ın en büyük favorisi konumuna geldi. Bu  4 turnuvada oynadığı 16 maçta herkesi yenmişti: WILLIAMS kardeşler, Ruslar ve diğerleri... Yakaladığı bu inanılmaz form oldukça şaşırtıcıydı. Daha birkaç hafta önce, önde götürdüğü WIMBLEDON yarı finalinde SHARPAOVA’ya kaybettikten sonra basın toplantısında artık tenise eskisi kadar motive olamadığını söyleyen DAVENPORT  yıl sonunda tenisi bırakabileceğinin sinyallerini vermişti. Ama şimdi birden bire dünyanın en formda tenisçisi konumuna gelmişti.

2004 yılının bir diğer özelliği Olimpiyat yılı olmasıydı. Artık Olimpiyat altını üst düzeydeki oyuncular için büyük bir hedef haline gelmişti. Hastalığını bir türlü tam olarak atlatamayan dünya 1 numarası HENIN, sürpriz bir kararla Olimpiyatlar’dan çekilmeyeceğini açıkladı.Buna ilaveten MAURESMO,VENUS WILLIAMS ve RUSLARIN varlığı oldukça kaliteli bir Olimpiyat turnuvasının yapılmasını sağladı. Aylardır turnuva oynamayan HENIN kendisini bile şaşırtan bir performans gösteriyor ve finalde MAURESMO karşısında rüya gibi bir tenis oynayarak altına ulaşıyordu. Bronz madalya ise her geçen yıl daha da tehlikeli bir oyuncu olan Avustralya’lı MOLIK’in olmuştu.

Hemen 1 hafta sonra oyuncular Atina’dan New York’a geldiler. DAVENPORT form olarak favori oyuncuydu.Atina’ya gitmemiş ve fiziksel olarak Olimpiyatlar’a katılan oyunculardan daha sağlam bir görünümdeydi. VENUS’ün sıralamada gerilemesinin sonucu olarak 4. turda DAVENPORT-VENUS eşleşmesi oldu. DAVENPORT bu maçı aldıktan sonra şampiyonluk yolu açılmış görünüyordu. Olimpiyatlar’da harika oynayan HENIN Amerika’da oldukça güçsüz bir görünümdeydi ve 4. turda bir başka Rus PETROVA kendisine şans tanımadı. Yine Olimpiyatlar’a giden bir başka oyuncu MYSKINA orada yarı finalde son set 5/1 öndeyken HENIN’e kaybetmenin üzüntüsünü hala atamadığını itiraf ediyor ve 2. turda vatandaşı CHAKVETADZE’ye şaşırtıcı bir şekilde mağlup oluyordu.

HENIN’in yenilmesi ve yıl boyunca alınan sürpriz sonuçlar sıralamada enteresan bir durum ortaya çıkarmıştı. Turnuvaya 1 numara olarak başlayan HENIN erken elendiği için 1 numaradaki yerini kaybedecekti. DAVENPORT turnuvayı kazanırsa, MAURESMO ise yarı finale çıkarsa bir numara olacaklardı. Tabi bu ekstra baskı bir kez daha MAURESMO’nun düzgün tenis oynamasını engelledi ve çeyrek finalde harika bir maç çıkaran Rus DEMENTIEVA’ya tıpkı Fransa’da olduğu gibi yenildi ve 1 numara olmak için DAVENPORT’un yenilmesini beklemek zorunda idi artık.

Fransa’daki çeyrek finaller adeta tekrarlanmıştı CAPRIATI de SERENA’yı yenerek yarıda DEMENTIEVA’nın rakibi oldu. Diğer 2 yarı finalist KUZNETSOVA ve DAVENPORT olmuştu. 2 Rus 2 Amerika’lıya karşıydı. Favoriler Amerikalılar’dı. Ama önce ilk yarı finalde KUZNETSOVA 2. sette sakatlığı nedeniyle %100 performans gösteremeyen DAVENPORT’u 3 sette yendi.Bu sonuca KUZNETSOVA kadar olmasa da sevinen başka bir oyuncu Fransız MAURESMO olmuştu. Tenisçi böylece 1 numara olan ilk Fransız oyuncu olarak tarihteki yerini aldı.Ardından 2. yarı finalde CAPRIATI ve DEMENTIEVA arasındaki maç da gene beklentilerin aksine RUS tenisçinin oldu. CAPRIATI 3. kez ABD Açık yarı finalinde 3. set tie-break sonunda yeniliyordu.

gs_3_tkSonuçta 2004 yılında 3. kez Rus Grand Slam Şampiyonu’nun çıkması garantiydi. Bu sefer şampiyon KUZNETSOVA oldu. Rus tenisçiler arasında en komple oyuna sahip olan KUNETSOVA ilk Grand Slam şampiyonluğunu kazandığında henüz 19 yaşındaydı.

Turnuvalar bundan sonra Asya’da ve Avrupa’da devam etti. Artık tek büyük turnuva yıl sonunda LOS ANGELES’da yapılacak olan Masterlar turnuvasıydı. Dünya sıralamasında ilk 8 sırada yer alan tenisçilerin katılacağı bu turnuvada en az 4 Rus oyuncu görmek sürpriz olmayacak. Şampiyonun da Rus olması kimseyi şaşırtmayacaktır. Ama şu anda  dünya 1 numarası DAVENPORT iken 2 numara MAURESMO.

Bu yeni şampiyonların yanında 2004 yılında WTA TOUR’da neredeyse her hafta yeni bir genç yetenekle tanıştık. Bunlar arasında 15 yaşındaki Çek VAIDISOVA, 16 yaşındaki Sırp IVANOVIC oyunlarıyla ileride ilk 10’da yer almalarının sürpriz olmayacağının sinyallerini çoktan verdiler bile...2005 yılı bayanlar için çok daha heyecanlı geçecek gibi gözüküyor.


ERKEKLER

Yazının başında belirttiğim gibi erkeklerle bayanlar adeta yer değiştirdiler. Hep farklı isimleri şampiyon görmeye alıştığımız erkeklerde büyük turnuvalarda 2004 yılında tek bir isim sahneye çıktı: Roger FEDERER.

gs_3_aa2004 yılında şu ana dek katıldığı 16 turnuvanın 10’unu kazanan bu inanılmaz oyuncunun kendisi başlı başına bir yazı konusu aslında. 3-4 yıldır oynadığı tenisle büyük hayranlık uyandıran FEDERER’in gerçek bir şampiyona dönüşmesi için 2003 Wimbledon’un gelmesi gerekti. İlk Grand Slam turnuvasını burada kazanan FEDERER o zaman dünya tenisini domine edeceğinin sinyallarini vermeye başlamıştı. Ancak WIMBLEDON sonrası çok formda gözükmedi. Bence esas patlamasını , formsuz olarak geldiği 2003 Houston MASTERS CUP’da yaptı. Daha önce hiç yenemediği AGASSI’yi ilk maçında zor bir şekilde yendikten sonra kendine güveni artmış olmalı.Bundan sorna hep zor maçlar yaptığı FERRERO-NALBANDIAN-RODDICK’i ve ardından da finalde AGASSI’yi bu kez çok rahat yenerek bu turnuvayı kazandığında 2004 yılında yapacaklarının sinyallerini verdi.

2004 Avustralya Açık

Müthiş bir 2003 sezonu geçiren FEDERER, sezon sonunda sürpriz bir şekilde çok iyi anlaştığı antrenörüyle yollarını ayırdığında herkes oldukça şaşırmıştı.Ama daha şaşırtıcı olanı FEDERER 2004 yılının tamamını antrenörsüz geçirdi.Bu McENROE gibi efsanevi oyuncular tarafından bile eleştirildi.Ama İsviçre’li oyuncu kortta öyle inanılmaz şeyler yapıyordu ki , antrenörü olmuş olmamış pek de farketmiyordu.

Avustralya’da FEDERER’in çok da kolay bir fikstürü yoktu. Geçmişte yaptığı maçlarda sık sık yenildiği HEWITT-NALBANDIAN ve FERRERO’yu arka arkaya yenerek finale çıktı. Diğer taraftan, Avustralya’da  karizmatik oyuncu SAFIN’in yeniden form kazanmasına şahit olduk. Formda olduğu zaman karşı konulmaz bir oyunu olan SAFIN’in en büyük problemi hep mental problemler olmuştu. Gerektiği zaman oyuna konsantre olamamak, yıl boyunca 100’den fazla raket kırmak! gibi problemler SAFIN’in başını ağrıtıyordu. Avustralya’da da raketler kırdı ama en azından toplarının çoğunu içeri atabiliyordu. Çeyrek finalde 2003 yılını 1 numara olarak tamamlayan RODDICK’i, yarı finalde ise Avustralya’da katıldığı son 3 turnuvada şampiyon olan AGASSI’yi 5 setlik mücadeler sonucu yenen SAFIN finalde FEDERER’in sihrine karşı koyamadı ama gene de oynadığı tenisle iyi bir 2004 geçireceğinin sinyallerini verdi.

Bundan sonra FEDERER toprak kort sezonuna dek bir kez HENMAN’a bir kez de genç İspanyol NADAL’a yenildi.Bunun dışında DUBAI ve INDIAN WELLS turnuvalarını kazandı.

2003 yılında FEDERER ile birlikte FERRERO (Roland Garros), RODDICK (US OPEN) de ilk Grand Slam’lerini kazanmışlardı.Yeni bir jenerasyonun gelişini müjdeleyen 20’li yaşlarının başında olan bu oyuncular arasında yıllar süren büyük bir rekabet olacağı düşünülüyordu. Başlarda bir rekabet vardı ama sonra FEDERER çıtayı o kadar yükseldi ki rekabet falan kalmadı ortada.Sadece FEDERER şov vardı kortlarda.

gs_3_rfFEDERER için pek çok kişi şimdiden tüm zamanların en başarılı oyuncusu olacağı yorumlarını yapıyordu. Bunun en önemli sebebi oynadığı komple oyundu. En başarılı olduğu zemin çim korttu. Ama sert zemin,toprak zemin farketmiyordu kendisi için. Dünyanın en iyi toprak kort oyuncularını bile yenebilecek silahları vardı toprak kortta.FEDERER’in bu özelliği , pek çok kişi tarafından tüm zamanların en iyi oyuncusu olarak kabul edilen ama bir türlü toprak kortta başarılı olamayan PETE SAMPRAS’ın başarılarını daha ileri taşıyacağını düşündürüyor.

2004 ROLAND GARROS (Fransa Açık)

Bu turnuva öncesinde toprak kortta oynanan 3 MASTER-SERIES turnuvasının ilk 2’sini Arjantin’li CORIA (Monte Carlo)  ve İspanyol MOYA (Roma) kazanmışlardı. Hamburg’daki 3. MASTERS-SERIES turnuvasını FEDERER sırasıyla GAUDIO,LAPENTTI,MOYA-HEWITT ve CORIA gibi çok iyi toprak kort oyuncularını yenerek kazanınca gene 2. Grand Slam turnuvasının en iddialı ismi durumuna geldi. Nitekim ilk 2 maçında bu favori sıfatına yakışır bir oyun oynamasına rağmen 3. turda karşısına çıkan GUSTAVO KUERTEN (3 kez Fransa Açık Şampiyonu) formda bir sezon geçirmemesine rağmen olağanüstü bir performans sergileyerek FDERER’i turnuva dışına itti. Bu mağlubiyetin önemi yıl sonunda daha iyi anlaşılacaktı. (FEDERER’in GRAND SLAM’lerdeki tek mağlubiyeti). Bunun dışında geçen yılın şampiyonu FERRERO sakatlıktan tam çıkmadan katıldığı turnuvada 2. turda ANDREEV’e , AGASSI ise daha ilk turda turnuvadaki  en düşük dünya sıralamasına sahip olan WC’li Fransız HAEHNEL’e yenildiler. Dünya 2 numarası RODDICK de 2. turda gene ev sahibi ülkeden MUTIS’e yenilerek turnuvaya veda etti.

Roland Garros’da Arjantin fırtınası vardı adeta. Çeyrek finale 4 Arjantin’li gelmişti. 3’ü yarı finale çıktılar. GAUDIO-NALBANDIAN-CORIA. Arjantinliler arasıdna çeyrekdeki tek mağlubiyeti, normalde toprak kortta pek başarılı olamayan İngiliz HENMAN’a yenilen CHELA almıştı.

gs_3_gg
Yarı finaller öncesi neredeyse şampiyonun Arjantin’li olacağı kesindi.HENMAN tüm turnuva boyunca süper bir performans göstermişti ama CORIA karşısında şansı hiç yoktu. Nitekim tek set almasına rağmen maçı kaybetti.Finalin adı CORIA-GAUDIO idi. CORIA kesin favoriydi ve kazanmak için maç puanı bile attı. Ama turnuva öncesi sıralamada ilk 40’ın dışında yer alan GAUDIO inanılmaz bir şekilde maç puanını çevirerek maçı 5 sette kazanmayı başardı ve yılın en büyük sürprizine imza attı. Şampiyonluğuna kesin gözüyle bakılan CORIA en büyük hayali olan turnuvayı kazanabilmek için daha beklemek zorundaydı.

WIMBLEDON 2004


Dünya 1 ve 2 numaraları FEDERER ve RODDICK Fransa’da yaşadıkları hayal kırıklığını çabuk unuttular.Wimbledon hazırlık turnuvalarında RODDICK İngiltere’de FEDERER de Almanya’da şampiyon olarak geçen yıl kazandıkları bu turnuvaları bir kez daha kazanmayı başardılar. Çok kısa olan çim kort sezonunda  (1 ay) neredeyse 2003 yılıyla aynı sonuçlar alınıyordu. Nitekim Wimbledon’da son 4’e kalan oyunculardan 3’ü 2003’de de aynı yerdeydiler.FEDERER-RODDICK-GROSJEAN. Geçen yıl finale çıkan PHILIPPOUSIS’in yerini genç Hırvat tenisçi ANCIC almıştı. Çeyrek finallerde sürpriz isim MAYER , GROSJEAN’ kaybederken; FEDERER ,eski şampiyon HEWITT’i; RODDICK ise Hollandalı SCHALKEN’i turnuva dışına itti. Ama en ilginç çeyrek finalde ANCIC İngilizler’in büyük umudu HENMAN’ı yenmeyi başardı. Süper bir toprak kort sezonu yaşayan HENMAN kendi evindeki turnuvada bir kez daha ileri turlara kalmasına rağmen finale çıkamadan eleniyordu.

gs_3_rf1Finale GROSJEAN’ı yenen FEDERER ile ; ANCIC’i yenen RODDICK’in kalması turnuvanın ilk gününden beri beklenen bir olaydı. Bu 2 isim diğer oyunculardan birkaç adım öndeydiler. Bunun da ötesinde FEDERER de kısa sürede RODDICK’ten birkaç adım önde olduğunu ispatladı.İlk 2 set çekişmeli geçti ama sonuçta maçı 3-1 alan FEDERER 2. kez Wimbledon Şampiyonu olmuştu.

US OPEN 2004 (Ameria Açık Tenis Turnuvası)

Federer Wimbledon’u takip eden hafta kendi ülkesinde düzenlenen toprak kort turnuvasını birkaç hafta sonra da sert kortta yapılan MASTERS-SERIES turnuvalarının 6. ayağı Toronto turnuvasını kazanarak efsanevi İsveç’li tenisçi Bjorn BORG’dan bu yana 3 hafta üst üste 3 farklı zeminde oynayıp turnuva kazanan ilk oyuncu oluyordu. Kesin olan birşey vardı. FEDERER 1-RODDICK 2 numaraydı.Diğerleri kalan yerler için mücadele ediyorlardı. Tabi sürprizler olmuyor değildi. Olimpiyat Oyunları’nda FEDERER 2. turda Çek BERDYCH’e ; RODDICK ise 3. turda Şili’li GONZALEZ’e yenilerek elendiler. Şili için inanılmaz bir turnuva olmuştu.Daha önce Olimpiyat Oyunları tarihinde hiçbir dalda  altın madalya kazanamayan Şili , Massu-Gonzalez ikilisi sayesinde 1’i teklerde MASSU ile diğeri de çiftlerde MASSU-GONZALEZ çiftiyle olmak üzere 2 altın alıyor,GONZALEZ’in teklerde kazandığı bronz madalya ile oyunları 2 altın 1 bronz ile tamamlıyordu.

US OPEN öncesi kesin favori gene FEDERER’di.RODDICK’in de final oynamaması çok uzak bir ihtimal olarak görünüyordu. Ancak RODDICK çeyrek finalde İsveç’li JOACHIM JOHANSSON’un servisi ve forehandine karşı cevap veremiyor ve maçı 3-2 kaybederek eleniyordu. Diğer taraftan HEWITT ve AGASSI de turnuva öncesi formda görünmüşler önemli galibyetler almışlardı. AGASSI-FEDERER çeyrek finali heyecanla bekleniyordu. Kötü hava şartları bu rüya maçın top kontrolünün inanılmaz zor olduğu rüzgarlı bir havada oynanmasına sebep oluyor, AGASSI maçı mükemmele yakın oynamasına rağmen 5 sette FEDERER’e mağlup oluyordu. Turnuva öncesi sakatlık problemleri yaşayan HENMAN neredeyse tüm maçlarını 5 sette kazanarak yarı finalde FEDERER’in rakibi olmuştu. Eğer dünya üzerinde bu kadar formda olan FEDERER’i yenebilecek bir tek kişi varsa o da HENMAN idi. HENMAN’ın her fırsatta fileye gelmeye dayanan oyunu geçmişte FEDERER’i çok zorlamıştı ve FEDERER bile HENMAN ile oynamanın kendisini ne kadar rahatsız ettiğini itiraf ediyordu. Geçmişte oynadıkları 8 maçta FEDERER sadece 2 galibiyet alabilmişti. Ama FEDERER tüm maçı sadece kendisinin bildiği, tanıdığı bir seviyede oynayarak HENMAN’a hiç şans tanımadı ve maçı 3-0 aldı. Diğer yarı finalde ise formda isim HEWITT kız kardeşinin erkek arkadaşı olan RODDICK galibi JOHANSSON’u 3-0’la rahat geçti. HEWITT final maçına üstüste 16 maç kazanmanın verdiği güvenle geliyordu.geçmişte FEDERER’i hep yenmişti.Ama son maçlarında FEDERER hiç zorlanmadan yenmeye başlamıştı HEWITT’i. Gene de HEWITT’ten başarı bekleyenler az değildi. Ama FEDERER final günü çok acımasız davrandı ve  HEWITT’i 6-0 7-6 6-0’lık setlerle yenerek US OPEN tarihinin en tek taraflı finalini kazanmayı başardı. Repertuarında her türlü vuruşu barındıran FEDERER’in tenisini izlemek herkese büyük bir keyif veriyordu ve böyle giderse uzun yıllar FEDERER ile baş edebilecek bir başka oyuncu görmekte zorlanacağız. Yılın geri kalanında üst düzey oyuncuların en büyük hedefi HOUSTON’da yapılacak olan MASTERS CUP’a katılmak olacak. Bunu şimdiden FEDERER, RODDICK, HEWITT  ve GAUDIO garantilediler. Kalan 4 yer için çekişme sürüyor.Tabi Amerikali ve İspanyol oyuncular için ilaveten DAVIS CUP finali de yılın kalan bölümünün önemli etkinliklerinden biri olacak.

gs_3_lhrf2005’e girerken erkek tenisinde FEDERER’in  üstünlüğünün değişeceğine dair herhangi bir belirti yok gibi görünüyor. Belki 2005’de abartıp 4 Grand Slam’i de kazanır.Bu elbette çok zor gibi görünüyor ama gerçekleşirse çok da şaşırılmayacaktır..Çünkü şu anda dünya üzerinde 3 farklı zeminde Grand Slam turnuvası kazanma yeteneğine sahip tek oyuncu o...

Ali ARSLAN - 26 Ekim 2004

bullet

11 Eylül 04

Amerika Acik Tek Bayanlar Yari Finalleri

Bu sene yasanan surprizler sonucu Amerika Acik Tarihinde tek bayanlarda ilk kez ilk 4 seri basi tenisciden hicbiri yari finale kalamadi.(Henin 4. tur; Mauresmo ve S. Williams ceyrek final; Myskina 2. tur). Son 4’e 2 Amerikali ve 2 Rus tenisçi kaldi. ABD bayanlarda dünya tenisinin zirvesinde yer almaya alışık bir ülke. Ancak son yıllarda çıkardığı oyuncularla adeta geliyoruz diyen Rus bayanlari 2004 yilinda yaptiklari patlamayi bu turnuvada da sürdürdüler. Isin daha da etkileyici tarafi her turnuvada farkli bir oyuncuyla zirvede yer almalariydi. Fransa’da MYSKINA, Wimbledon’da SHARAPOVA ile Grand Slam sampiyonlugu yasayan Ruslar Amerika’da da yeni bir Grand Slam Sampiyonu cikarmayi garantilediler.( KUZNETSOVA – DEMENTIEVA). Yari final maclarini kisaca degerlendirelim.  

Yari Final :  Svetlana KUZNETSOVA (9)  (RUS) / Lindsay DAVENPORT (5) (ABD)  1/6 6/2 6/4
Wimbledon yari finalinde SHARAPOVA’ya yenildikten sonra Amerika Acik oncesi katildigi 4 turnuvada da yenilgi yuzu gormeyen, ve de Amerika Acik’ta yari finale gelene dek maclarini cok rahat kazanan DAVENPORT turnuvanin baslangictan beri en buyuk favorisiydi. KUZNETSOVA karsisina ustuste 22 mac kazanmanin verdigi ekstra guvenle cikan DAVENPORT ilk seti 17 dakikada kazandiginda kimse maci KUZNETSOVA’nin kazanabilecegine ihtimal vermiyordu. Ancak, kariyerinde pek cok kez sakatliklarla mucadele etmek zorunda kalan DAVENPORT’un ruyasi kisa bir sure sonra kabusa donustu. Mac oncesi antrenmanda bacaginda bir sakatlik yasadigi soylenen ABD’li tenisci oyun ilerledikce hareket etmekte oldukca zor anlar yasamaya basladiginin sinyallerini vermeye basladi. Ilk 10 icinde 5 oyuncusu bulunan etkileyici Rus tenisçiler arasinda en tehlikeli vuruslara sahip olan KUZNETSOVA kisa surede rakibinin bu handikapindan yararlanip kendisi de mukemmel oynamaya baslayinca mac oncesi imkansiz gorunen sey kacinilmaz hale geldi ve KUZNETSOVA bu sene GRAND SLAM finaline cikan 4. Rus tenisci olarak Amerika Acik finaline ismini yazdiran ilk oyuncu oldu.

Yari Final: Elene DEMENTIEVA (6) (RUS) / Jennifer CAPRIATI (8) (ABD) 6/0 2/6 7/6
2.yari final oncesi buyuk favori DAVENPORT’un yenilmesiyle dengeler alt ust oldu ve kagit uzerinde vatandasi CAPRIATI birden en buyuk favori konumuna geldi. Roportajlarinda sik sik Amerika Acik turnuvasini kazanmayi ne kadar cok istedigini belirten CAPRIATI bu turnuvadaki 4. yari final macina cikiyordu. Daha once 1991-2001-2003 yillarinda sirasiyla SELES-V. WILLIAMS ve HENIN’e kaybeden CAPRIATI maca ne kadar kotu basladiysa Rus rakibi DEMENTIEVA da o kadar muhtesem bir tenis sergiledi oyunun baslarinda. DEMENTIEVA deyince bu oyuncunun servisi icin bir parantez acmak gerek (*).  Daha once CAPRIATI ile yaptigi 3 maci da kaybeden DEMENTIEVA ilk sette oynanan 30 puandan sadece 5’ini kaybederek Amerikali rakibini adeta domine etti. Ancak hep bahsedilen servis problemi bazen kendine avantaj saglasa da  DEMENTIEVA’nin mukemmel bir oyuncudan olaganustu bir oyuncu olmasina gecisini engelliyor. Ama belki de oyunun diger kisimlarinin (forehand-backhand-hareket kabiliyeti-atletiklik) son zamanlarda bu kadar mukemmel olmasi servisinin cok zayif olmasinin yarattigi bir durum. Servisteki aciklarini kapatmak icin oyununun diger bolumlerine daha fazla konsantre oluyor. 2. sette CAPRIATI oyuna daha fazla girip DEMENTIEVA servis hatalarina geriden yaptigi hatalari da ekleyince oyun dengelendi. 3. set ise kimsenin ustunluk saglayamadigi bir set gorunumundeydi ve beklenen sekilde tie-breakle sonuclandi. Daha once bu asamada 2 kez (SELES-HENIN) 3. set tie-breakle turnuvaya veda eden CAPRIATI  icin bir deja vu soz konusuydu. Acikcasi oyunun geneline bakilinca daha agresif bir oyun sergileyen DEMENTIEVA’nin hak ettigi bir galibiyet aldigi soylenebilir.

Final Yorumu:
gs_1
Final maci bu sene 2 Rus tenisci arasinda oynanan 2. Grand Slam finali olacak. Fransa Acik’ta MYSKINA’ya kaybeden 21 yasindaki DEMENTIEVA 19 yasindaki vatandasi KUZNETSOVA’ya gore buyuk maclarda biraz daha tecrubeli. DEMENTIEVA son 2 turda cok atak bir oyun sergiledi. Eger bu oyununu finalde de oynayabilirse maci kazanma olasiligi fazla olacaktir. Servisi yine kotu olacak ama esas kritik nokta KUZNETSOVA’nin bu servise nasil return yapacagi. Butun servisler KUZNETSOVA’nin en etkili silahi forehandine gelecek. Ancak CAPRIATI’nin de en etkili vurusumun forehand oldugunu unutmamak lazim. Geri rallilerinde ikisine de esit sans taniyorum.Forehandleri en etkili silahlari ama ayni zamanda backhandle de sasirtici puanlar yapabiliyorlar. Ikisi de mukemmel birer atlet olan Ruslarin cok heyecan verici geri cizgi rallileri sergileyecegine eminim.Cizgilere vurulan, cikmaz denilen toplar cikacaktir.2003 yilinda NAVRATILOVA ile ciftlerde cok basarili sonuclar alan KUZNETSOVA iyi bir file oyuncusu. DEMENTIEVA da son maclarinda sasirtici bir sekilde sik sik fileye cikip cok basarili puanlar yapti. Geri cizgide mac boyunca surecek olan rutini kritik anlarda fileye yapacagi cikislarla bozacak olan oyuncu avantaj saglayabilir.

gs_2
DEMENTIEVA Fransa Acik Finali’nde adeta kortta yoktu. Macin buyuklugunu kaldiramadigi ortadaydi. Simdi ayni tehlike ilk Grand Slam finalini oynayan KUZNETSOVA icin soz konusu. Gecmiste mental zayifliklar gosteren 2 oyuncu eger bu engeli asabilirlerse heyecan verici 3 setlik bir final izleyebiliriz. Macin belirleyici faktoru KUZNETSOVA’nin DEMENTIEVA’nin servisine nasil return yapacagi olacaktir. CAPRIATI’nin dustugu tuzaga duserse DEMENTIEVA rahat kazanacaktir. Eger servise atak yapabilirse ortada bir mac olacaktir. Son olarak, bir sonuc soylemek gerekirse DEMENTIEVA 3 sette alacaktır diyorum.

Dementieva servis


(*) Bayanlarda ilk 100 icindeki oyuncular arasinda belki de en kotu servise sahip olan DEMETIEVA’nin ilk servisleri 120 km/saat ortalamayla giderken 2. servisleri nadiren 100 km/saatin ustune cikiyor. Teknik olarak vurus cok zayif. DEMENTIEVA servisi kullanmadan once topu inanilmaz bir sekilde sagina atiyor ve bu nedenle topa slays disinda bir vurus yapma sansi kalmiyor. Boyle bir vurus yapinca da attigi servislerin neredeyse % 100’u karsilayanin forehandine gidiyor .

Karsilayan icin buraya kadar hersey iyi gorunuyor. Forehand kosesine gecip , raketini acip bekledikten sonra gelen topa bitirici bir vurus yapmak kagit uzerinde cok basit. Ancak bunu dunyanin en iyi oyunculari bile yapmakta zorlaniyor. Daha onceki turlarda MAURESMO-ZVONAREVA gibi oyuncular bu servisi karsilamanin zorlugundan bahsettiler. Mac oncesi  DEMENTIEVA’nin servisine nasil return yapmayi dusundugu soruldugunda problem olmayacagini soyleyen CAPRIATI de mac boyunca bu problemi yasadi.

Peki bu kadar yavas bir servisi neden puan alici vurus olarak karsilamakta zorlaniyorlar. 1. cisi top slays geldigi icin karsilayandan uzaklasirken bir taraftan da alcaliyor ve topa filenin ust seviyesinde vurmak zorlasiyor. 2. cisi DEMENTIEVA mukemmel bir atlet. Servisinin cok zayif oldugunu ve rakiplerin atak yapacagini da biliyor ve servisten sonra yaptigi mukemmel ilk vuruslarla cok tehlikeli oluyor. Ustelik servis cok kisa dustugu icin karsilayan kortun oldukca icine girmek zorunda. Burada sayi almak icin  2 alternatifi var ya karsiladiktan sonra fileye cikacak ya da  topu DEMENTIEVA’nin ulasamayacagi bir yere atip puani bitirecek  cunku eger iyi bir vurus yapamayip topu DEMENTIEVA’nin vurabilecegi bir yere atarsa baslayacak olan geri rallisinde avantaj her zaman DEMENTIEVA’ya geciyor. Bunun en onemli nedeni de karsilayanin kortun icinde, geri cizgiden birkac metre onde ralli icin cok kotu bir pozisyonda yer almasi. Ama oyuncular icin bu servisi karsilamaktaki en buyuk zorluk yasadiklari mental engel. Bu servisi karsilamak icin ne yapacaklarini cok dusunmeleri gerekiyor. Servis o kadar yavas geliyor ki , boyle bir topun gunumuz tenisinde oldurucu bir vurusla karsilanmamasi adeta karsilayan icin bir utanca donusuyor. Normal bir servis gibi karsilayip ralliye baslayalim diyemiyorlar bu serviste. Ama maclarda gorunen o ki oyuncularin pek azi bu servise hakettigi karsiligi verebiliyor. Tam tersine bu karsiligi veremedikce oyuncularin sinirleri de bozuluyor. Mac boyunca CAPRIATI karsilamada hata yaptikca pek cok kez babasina donup adeta “bu servisi nasil karsilayamiyorum ben” gibisinden hayrete dusmus surat ifadeleri sergiledi. Kisacasi DEMENTIEVA’nin gunumuz tenisi icin cok ama cok zayif gorunen bu vurusu yukarida saydigim nedenlerden dolayi adeta bir silaha donusmus durumda. Dunyanin en iyi oyuncularindan 3’u (ZVONAREVA-MAURESMO ve CAPRIATI) bunu cozemedi. Bakalim DEMENTIEVA’nin servisi finalde de dayanacak mi? Ancak nolursa olsun dunya siralamasinda 6. sirada bulunan bu kadar yetenekli ve izlemesi keyif veren bir oyuncunun bu kadar kotu bir vurusa sahip olmasi adeta herkesi cildirtiyor. Yorumcular bile yorumlarinda ELENA nolur su servisini duzelt artik diyecek kadar ileri gidiyorlar. Cunku bu servisi izlerken herkes stres oluyor. (Antrenoru-hayranlari-sevenleri ; bir o kadar da rakip antrenorler- hayranlar ve sevenler). Kimbilir atarken zavalli ELENA neler yasiyordur....

Aslinda DEMENTIEVA 7’den 70’e tum tenisciler icin cok iyi bir ornek. Nefret ettigimiz , cok basarisiz bir vurusumuz varsa bile bu ,oyunumuzun diger yonlerini gelistirip basarili olmamiza engel olmamalı. Tipki ELENA’nin yaptigi gibi...

Not: Yazılar yurt dışından geldiği için Türkçe karakterleri değiştiremiyoruz


aliars_yazi_rsm_kcAli Arslan
11 Eylül 2004 Cumartesi

ausopen

rollandgarros

wimbledon_k

usopen



 

 

Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...
MambWeather
Ankara
--- °C
Ankara °C | İstanbul °C | İzmir °C