Doğruyu bulmak için kaç hata gerekli?
İki gün önce, erken saatlerde uyandım. Antrenman öncesi kahvemi alıp, tam açılmayan gözlerimle internet başına oturdum. Okuduğum ilk haberle, gözlerim kocaman oluverdi. Şöyle yazıyordu:
"Türkiye Yüzme Federasyonu, 2010 Dünya Kısa Kulvar Yüzme Sampiyonası'nın 29 Kasım'daki son kayıt tarihini kaçırdı. Gözler FINA'da; ikinci kez yaptığımız bu hatayı hoş görmezse, milli takımımız, 2012’de ev sahipliği yapacağı bir sonraki dünya şampiyonasının bayrağını, havuzda yarışamadan devralacak.”
Yüzücü arkadaşlarımın, sabahın ilk ışıklarıyla yaptıkları antrenmanları, fedakarlıkları; belki de son kez dünya şampiyonası yüzmek için Dubai’ye gitme heyecanlarını düşündüm. Kendimi onların yerine koydum. Uğruna hayatımı ortaya koyup, dalımda ülkenin en iyisi olup, hak ederek gitmem gereken bir şampiyonada, birisi başvuru yapmayı unuttuğu için yarışamasaydım, ne hissederdim? Bilemedim; gerçekten bilemedim…
Tam o sırada, birkaç hafta önce duyduğum ve beni fazlasıyla üzen bir haber geldi aklıma. Voleybol Milli Takımımız, Japonya’daki dünya şampiyonasına ekonomi sınıfında uçmuştu. 6-7 saat ve üzerindeki uçuşları ekonomi sınıfında yapmanın, bir sporcunun vücut sağlığını nasıl olumsuz etkilediğini iyi bilirim. Yine düşünmeye başladım; saatlerce süren antrenmanları, halter salonunda akan terleri, sakatlıklarda akan gözyaşlarını… Bunları tek tek düşündüm. Voleybol ligimizde dünya çapında oyuncular, milli takımızda dünyanın en iyi liglerinde boy göstermiş kızlarımız var. Her türlü imkana sahibiz; ama onlara bu uzun yolculukta hak ettikleri rahatlığı sağlamaktan uzağız. Rahat seyahat etmek onların hakkıdır; lüks değildir.
Bugün üzgünüm. Üzgünüm; çünkü milli bir sporcu yetiştirmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Üzgünüm; çünkü Gençlik ve Spor Genel Müdürü Sayın Yunus Akgül’ün sporcusuna verdiği öneme ve desteğe yıllardır şahidim. Peki, o zaman kopukluk nerede oluyor? Kimler atlıyor bu detayları? Sporda en önemli organizasyonlara teker teker ev sahipliği yapmaya başlamışken, her geçen gün yeni bir gencimizin başarılarıyla övünürken, hata oranımızın da azalması gerektiğini düşünüyorum. Verilen emekleri boşa çıkarmak, bu kadar kolay olmamalı.
Son yıllarda, devlet spora fazlasıyla ilgi gösteriyor. Bugüne kadar verilmemiş destekler veriliyor; başta tenis olmak üzere, federasyonlarımız çok başarılı organizasyonlara imza atıyor. Bu başarıları, ufak detaylarla taçlandırmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sporcular duygusaldır ve bahsettiğim noktalardaki ufak sürprizler, onları fazlasıyla motive eder.
Gözüm yeni yeni açılırken, kahvemi bırakıp antrenmana gidiyorum. Bunu bir şey için yapıyorum; ülkemin başını, gittiğim turnuvalarda dik tutabilmek için. Emin olun, o formayı taşıyan tüm sporcular da aynı amaç için mücadele ediyor. İşte bu yüzden onlar, her şeyin en iyisini hak ediyor...
9 Aralık 2010 Perşembe
http://www.stargazete.com/spor/yazar/ipek-senoglu/dogruyu-bulmak-icin-kac-hata-gerekli-314680.htm
/images/stories/IMAGES/headlogo.png)
-
Bir çocuk neden tenis oynamalı?Wimbledon’ı kazanıp zengin ve ünlü olsun diye mi? Bunu hangi anne-baba istemez ki? İster istemesine de, bu hedefe ulaşmak gerçekten zordur; gerçekleşme ihtimali düşüktür. Bugün, bu ihtimali...Devamı İçin..
-
Şimdi aynaya bakınGeçtiğimiz hafta boyunca kulübüm Levent Tenis Kulübü’nde; 8, 9 ve 10 Yaş Yaz Kupası’nın dördüncü ayak maçlarını izleme fırsatı buldum. Hafta sonu da bazı yaş gruplarının madalyalarını...Devamı İçin..
-
Bundan bir şey olmaz zaten!Tenis sistem işidir. Yani dünyada ilk 100’e girmek, sadece kabiliyete bağlı değildir. Tabii ki kabiliyet, fiziki yeterlilik ve genetik önemlidir; ama en önemli şey, doğru çizilmiş, sistematik...Devamı İçin..
- 1
- 2
- 3