Tenis tarihimizde İstanbul Cup’ın yeri daima ayrıdır. Uzun süren ve iyi bir ekip çalışması sonunda, alınmış ve her türlü imkan yaratılıp büyük tenis starları getirilerek başarılı olmuştu. “İstanbul Cup”'ın alınması ve başarıyla devam ettirilmesi Türk tenisine verdiği ivme bakımından  bu güne kadar ülkemizde  tenis için yapılmış olan çok önemli bir girişim, yerinde bir yatırımdır. İstanbul Cup devam etmelidir, eminim edecektir de…

Ardından yine İstanbul'da, bazı kesimlerce istenmemiş olsa da yalnızca 3 yılda 3 defa gerçekleşen ve maalesef Singapur'a yolcu ettiğimiz başarılı “WTA sene sonu turnuvası” aslında   WTA yöneticilerine güven veren “İstanbul Cup”'ın yadsınamaz ve çok büyük bir getirisidir.
Cesaret edip başlatanlara, bu konuda desteklerini ve hizmetlerini esirgemeyenlere tenisimiz adına teşekkür etmek her halde boynumuzun borcu olmalıdır.
WTA  geldi, gerçekleşti ve rüzgar gibi alkışlarla geçti ve gitti... Belki de hiç dönmemek üzere Singapur'a uğurlandı. Bizlere de bu turnuvayı özlemek kaldı… Yaşadıklarımızı, gördüklerimizi kar hanemize yazıp bu şöleni hafızalarımızda mutlulukla saklayacağımızı umut ediyorum.

ŞAMPİYON SEYİRCİ OLMUŞTUR

Dünyanın en çok para eden turnuvalarından biriydi.  Güzel sporcular, izlemesine doyum olmayan ve muhteşem rekabetlere ve burada gösterilen zoraki kararlılık, sponsor zafiyeti,  medyanın da yeterli ilgiyi göstermemesine rağmen yalnız organizasyonun düzgünlüğü ve seyircinin gücüyle zirveye ve başarıya ulaştı. WTA sene sonu turnuvasının şampiyonları aslında ve çoğu bu sporla yeni tanışan ancak çok çabuk severek tribünleri dolduran vefakar her yaştan kadın, erkek ve çocuk seyircilerdi.

Tribünleri dolduran, medyamıza renk katan, izlenmesine doyum olmayan bu organizasyonu sevmiş, çok ta alışmıştık. Gidişine tabii ki üzüldük.

ATP –LONDRA ve O2

ATP sene sonu turnuvası Londra’da O2 arenada oynandı ve pazartesi akşamı oynanan Djokoviç – Nadal final maçından sonra son buldu. Bazel'de yenildiği Del Potru'yu Paris te yendikten sonra ilk sekiz arasında tekrar karşılaştığı Del Potro’yu yine yenen İsviçre’li Federer, son dört arasına girerek finale kaldı ancak Nadal’a, diğer İsviçre’li Wavrinka ise Djokoviç’e yenilince final dünyanın bir ve iki numaraları arasında oynandı.  Ve kazanan sezonu yılbaşında da şampiyonlukla açan Djokoviç oldu. Alkışlıyoruz.

Burada ilginç olan, Federer’in aldığı tüm yenilgilere ve bu sene hiçbir şampiyonluk kazanmamasına rağmen Murray’ın da içinde bulunduğu ilk dörtten kopmamış olması yanında, İsviçre gibi küçücük bir ülkeden 2 oyuncunun ilk sekiz oyuncu arasında yer almasıydı.

13 Kasım 2013
İZMİR - YENİ ASIR GAZETESİ

TENİS GÜNDEMİ

Necdet Kestelli