PERFORMANS OYUNCULARINDA BIKKINLIK

Dozu çok iyi ayarlamak gerekiyor. Çabuk başarı için çocuğunuzun yanmasına izin vermeyin!
Herşey kararında iyi, sporcuyu tamamen tenis ile yatırıp kaldırmak da doğru değil...

Son günlerde yaşanan “tenisten kopma” tartışmasını bireysellikten uzaklaştırıp, uzun yıllardır kanayan bu yaramızın nedenlerini anlayabilmek adına 2006 yılının sonlarında ITF tarafından yayınlanan “Tennis Psychology” kitabında konu ile ilgili bölüm incelenmeye değerdir. “Teniste bıkkınlığın” nedenlerinin anlatıldığı bilimsel verilerden oluşan bu yazı, performans tenisinin içinde bulunan sporcu, veli ve antrenör üçgeninin her bir köşesini yakından ilgilendirmektedir.

perf_2_2Garces’in 1995’te bir grup genç tenisçi üzerinde yapmış olduğu araştırmaya göre; tenisçilerin neredeyse yarısı en az bir nedenden ötürü bıkkınlık yaşamıştır. İlerleyen yaşa ve rekabet taleplerine bağlı olarak bu oran artış göstermektedir. Beklendik biçimde bu sporcular, diğerleriyle karşılaştırıldığında  tenis oyununa karşı  daha fazla hoşnutsuzluk duymaktadırlar. Gould ve diğerlerinin, Gaeces’in önceden yaptığı araştırmanın üzerine yapılandırdığı bir dizi çalışma (1996a ,1996b, ve 1997) bıkkınlığın, çok çeşitli kişisel ve durumsal sinyalleri olduğunu belirlemiştir ve bu süreçte mükemmeliyetçilikle bıkkınlık arasında çok yakın bir etkileşim olduğu saptanmıştır. Bu bulgular tablo 2.3 ve 2.4’te özetlenerek, oyuncu antrenör ve velilere; oyuncunun bıkkınlığa maruz kalma riskini en aza indirmek adına bazı tavsiyeler verilecektir.

Ek’teki tabloda bahsedilen dışsal motivasyon (ödüller), psikologlar tarafından önerilmemektedir. Konuyu açmak gerekirse, kazanan çocuğunuza maddesel ödüller almak(telefon, playstation,raket vb.), ilk aşamada yararlı gibi gözükse bile, uzun vadede aksi etki yaratacaktır. Sporcuyu asıl hedefinden uzaklaştırma tehlikesi yüksektir. İçsel hedeflerinden uzaklaşan sporcu ilerleyen dönemde ödüllere karşı doyumsuzluk yaşayabilir. Hatta sporcunun hedefi; “en az eforla, nasıl antrenör ve/veya  velimin gözüne girebilirim”e dönüşür ki bu da hedefin içsellikten dışsallığa taşınması demektir. Bu bağlamda veli ve antrenör olarak üzerimize düşen çocuklarımıza; kendi  haz ve iç huzurlarını yakalayıp, manevi tatmin sağlamak için oynadıklarının anlatılmasıdır. Ancak ilerleyen yaşla beraber çocuğa çeşitli ödüller almak uygundur. Çünkü bu evrede içsel motivasyona dayalı gelişim tamamlanmıştır.   

Not: Bıkkınlık sadece tenisçilerle sınırlı değildir. Tenis antrenörlerinin de bu duruma maruz kalabildikleri gözlemlenmiştir.

Tablo 2.3 Bıkkınlığa neden olan etmenlerin özellikleri.

“BIKKIN” OYUNCULARIN ÖZEL. BIKKINLIĞIN ÖZELLİKLERİ

BIKKINLIĞA YOL AÇAN ETMENLER

-Kendini antrenmana daha az verir.
-Daha çok kendi yaş grubuyla oynamak ister.
-Dışsal motivasyona(ödüller) daha az ilgi duyma.
-İlgisizlik ve içine kapanıklık.
-Planlı stratejiler geliştirememe ve olumlu çıkarımlar yapamama hali.
-Ailesinin çok yüksek beklentileri olduğunu hissetmesi ve daha eleştirel olmak.
-Üst düzey mükemmeliyetçilik göstermek ve hata yapmaktan kaygılanmak.
-Daha az antrenman yapmak.
Zihinsel Belirtiler Fiziksel Belirtiler -Fiziksel problemler ve kötü oyun.
-Fiziksel, duygusal ve zihinsel açıdan fazla antrenmana maruz kalmak.
-Yetersiz toparlanma, uyku, beslenme ve dinlenme.
-Tenisin zamansal talebi.
-Seyahatler.
-Okula ayak uydurma zorluğu.
-Sosyal hayattan hoşnutsuzluk.
-Olumsuz aile etkisi.
-Yerine getirilmeyen beklentiler.
-Yeterince eğlenememek.
-Düşük motivasyon.
-Diğer ilgi alanlarının peşine düşmek.
-Rekabete dayanan tenise kişilik olarak uygun olmamak.
-Başarısız olmak veya yeterince başarılı olamamak.
-Düşük motivasyon.
-Mutsuz dış görünüş.
-Yalnızlık hissi.
-Konsantrasyon problemleri.
-Sık karşılaşılan duygusal iniş çıkışlar.
-Düşük zihinsel ve fiziksel enerji.
-Bulgusal: Sakatlıklar,enerji azlığı, hastalık.
-Bulgusal olmayan:
Fiziksel belirti yok, enerji azlığı yok, hastalık belirtisi yok.

 

Tablo 2.4  Oyuncu, antrenör ve velilere bıkkınlıktan uzak durmak için tavsiyeler. (Gould ve diğerleri., 1996a, 1996b, 1997; Duda ve diğerleri., 2001; Loehr ve Striegel, 1994).

OYUNCULARA TAVSİYELER ANTRENÖRLERE TAVSİYELER VELİLERE TAVSİYELER
  • “Kendiniz” için oynayın.
  • Tenisi ve geriye kalan zamanlarınızı, uğraşlarınızı dengeleyin.
  • Eğlence olmadan oyun olmaz:keyif  almaya çalışın.
  • Rahatlayın.
  • Boş zamanlar yaratın.
  • İlerlemenize yardımcı ve gerçekçi hedefler koyun.
  • Ulaşınca kendinizi ödüllendirin.
  • Oyuncularınızla kişisel olarak ilgilenin ve çift yönlü iletişimi geliştirmeye çalışın.
  • Oyuncunun kendini adamasına değer gösterin ve bunu destekleyici davranın.
  • Oyuncuların hislerini anlamaya çalışın.
  • Oyuncuların görev yönlü eğitimini destekleyin ve antrenman ortamının bunu sağlar nitelikte olmasına gayret gösterin.
  • Optimum miktarda ve şekilde teşvik edin.
  • Aktifliğinizi yavaş yavaş azaltın.
  • Sonuca verilen önemi azaltın.
  • Destekçi olun/empati kurun.
  • Antrenör ve velinin rollerini birbirinden ayırın, netleştirin.
  • Oyuncunun kendisi için oynamasını talep edin.
  • Çocuğunuzla birlikte tenis dışı aktivitelerde bulunun.

Kopmalara yol açan en temel etmenin sistemden kaynaklandığını düşünüyorum. Ülke olarak birçok alanda olduğu gibi teniste de çabuk tüketen toplum konumundayız. Büyük heyecanlarla başlayan 10 yaş maceramız yıllarla beraber sıradanlaşıyor. Aslında ülkemizde 10 yaşında ve 16 yaşında sporcuların yaptığı antrenman  süreleri karşılaştırılırsa bu sonucun hiç anormal olmadığı açıkça görülür.


Onur Binay

Yayınlayan: Ali AYAZ  - 15 Ocak 2008



Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...