Ejderhayı yenen Agassi

Fenerbahçe-Trabzon maçında başlayıp saatlerce süren “Başkan hangi kapıdan çıkmalıydı?” tartışması ülkemiz ve dünya sporu açısından  ne kadar öğretici oldu değil mi?  Bu sayede diyelim ki, ilerde olimpiyat düzenledik, olur a kanlı bıçıklı olan iki ülkenin taraftarı birbirine girdi, bir gerginlik oldu, ülkelerin olimpiyat milli komite başkanlarını salim en hangi kapıdan çıkaracağız öğrenmiş olduk!

Bana göre şu son birkaç günün  cazırtısı, cuzurtusu yerine, dünya ölçeğinde en önemli tenisçilerden Agassi’nin yaşadıklarını anlatmak spor için çok  daha evladır.

Agassi'yle ilgili önceki yazımı şöyle bitirmiştim: “Sürüden atılmayı göze alacak kadar asi ve yenilikçi bir Martı gibidir Agassi.”

Unutulmaz tenisçi Andre Agassi’nin “Her yükü çekecek, her bedeli ödeyecek” bir hayatı olur.

Daha bebekken ‘kafasını oynatmadan gözleri ile pinpon toplarını takip etmesi” üzerine babası adeta ilahi bir ışık görmüş gibi, küçük Andre’nin büyük bir tenisçi olacağını söyler.

Baba Agassi, hemen evinin bahçesine bir kort yapar; tenis ile ilgili her şeyi okur, öğrenir, Çünkü küçük Andre’den önce diğer 3 çocuğunun da tenisçi olmasını istemiş, ama başaramamıştır. Andre daha 5 yaşına gelmeden “babasının tek umudu” olur. “Ben Agassi soyunun son ve en büyük umuduydum” der.

Babası İran asıllı ve İran adına iki kere Boks Milli Takımıyla Olimpiyatlara katılmış bir boksördür. Annesi ise bir İngiliz.

Boksör baba, küçük Agassi için “ejderha” ismini verdiği bir top fırlatma makinesi yapar. Ve Andre’den her gün 2500 vuruş, haftada 17500 ve yılda yaklaşık 1 milyon vuruş yapmasını ister. “More topspin, Hit harder, hit harder” (daha güçlü vur, daha güçlü vur)

“Her zaman kulaklarımda babamın bu sözleri çınlıyordu” diye yazacak yıllar sonra Agassi.

Buraya kadar her şey ne kadar güzel görünüyor değil mi? Bir de Agassi’yi dinleyelim o zaman:

“Babamın zoruyla tenise başladım, tenis bana eziyet etti. 7 yaşından beri en nefret ettiğim insan babam oldu. Çok fazla hırslıydı. Çok küçük yaşlardan itibaren beni spor konusunda zorladı. Sürekli antreman yaptırıyordu. Babamı düşündüğümde aklıma sürekli bir yorgunluk, bitmeyen bir çalışma geliyor sadece.. Hatta babam ejderhayı yenmemi istiyordu.”

Filmi sona saralım burada:

Artık Agassi tenis hayatını noktalamıştır ve O’nun anısına mükemmel bir tören düzenlenir. Agassi’nin orada yaptığı konuşmayı dinledim. 5 bine yakın seçkin konuğa, babasının daha 5 yaşındayken kendisine “Wimbledon’u, 7 yaşında ise 4 Grand Slam’ı kazanacağını söylediğini anlatıyordu. Hem babasının hem de diğer konukların gözleri yaşarmaya başlamıştı ki son cümlesi beni de aldı bir yerlere götürdü:

“Babacığım lütfen bana bundan sonra da ne yapacağımı söylemekten asla vazgeçme”

21 yıl boyunca inişli çıkışlı grafikler çizse de şampiyonluklardan şampiyonluğa koşan Agassi ejderhayı yenmişti, ona bunu öğreten de babasıydı.

Şimdi başa dönelim:

10’lu yaşlara geldiğinde Agassi’yi turnuvalara götürmeye başlıyor babası. İlk maçında aldığı mağlubiyet küçük Agassi’yi derinden etkiliyor. Bir yandan nefret ettiği veya nefret ettiğini zannettiği tenis diğer yandan mağlubiyetin dayanılmaz üzüntüsüne boğuluyor.

Turnuvalar birbirini izler ve Agassi için artık babasının yapacağı bir şey kalmaz: Oğlunu Nick Bollettieri'nin  akademisine göndermeye karar verir. Ama sadece 3 bin doları vardır ve bu parayla Agasssi Nick’in akademisinde sadece 2 ay kalabilecektir.

Ardından “İşte Amerika, işte fırsatlar ülkesi” sözünün boşuna söylenmediğini ispatlayacak gelişmeler yaşanır. Yıllar sonra “benim hapishanemdi” diye adlandıracağı akademide hem okul hem tenis antremanları başlamıştır. Bir gün koçlardan birisi tenis gurusu Nick’e Agassi’yi seyrettirir. Nick hemen telefona sarılır ve Agassi’nin babasını arar. Agassi’nin akademi de kalmasını ister. “Fakat bizim bu kadar paramız yok” der babası. Büyük bir yeteneği keşfetmiş olduğunu hisseden Nick; Agassi’nin tüm masraflarının akademi tarafından karşılanacağını söyler.

Akademide kaldığı 2 yıl süresince Nick’in kurallarını değiştirmeyi başarmış, adeta  kendi kurallarını dikte ettirmişti. Bunu yaptığında daha 15 yaşındaydı. Artık okula da gitmiyor sabah akşam antreman yapıyordu. Asi karakter kendini burada da göstermiştir. Yıllar sonra beyaz giyme zorunluluğundan dolayı 2 yıl Wimbeldon’ı protesto etmiştir.

Şekil şartları hiç uymaz ona. Örneğin ilk zamanlar maçlara çıkarken 20 mandalla başına iliştirdiği peruğu…

Dünyanın hayran olduğu sevgilisi aktrist Brooke Shields, “açık” olmasını “maçlara doğal haliyle çıkmasını” ister.  Uzun saçları ile milyonlarca hayranı olan Agassi’nin yeni imajı önceleri hayal kırıklığı yaratacaktır ama  hayranları zamanla yeni halini daha çok seveceklerdir.

Biz böyle gittiğimiz sürece dünya sporunda ve tenisindeki yerimiz ballboyluktan(top toplayıcılık) öteye geçemeyeceğiz ama Agassi’nin tüm açıklığı ile yazdığı “Open” kitabından ders yüklü kesitler devam edecek.

 

Ömer Gürsoy - Habertürk

Ekim 2013

Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
  • Duvara top vuran çocuk
    TEB BNP Paribas sponsorluğunda düzenlenen kadın tenisinde teklerde dünya klasmanındaki en iyi sporcularının mücadele ettiği turnuva olan WTA Championship 2013 İstanbul’da başladı. Dünya...
    Devamı İçin..
  • Ejderhayı yenen Agassi
    Fenerbahçe-Trabzon maçında başlayıp saatlerce süren “Başkan hangi kapıdan çıkmalıydı?” tartışması ülkemiz ve dünya sporu açısından  ne kadar öğretici oldu değil mi?  Bu...
    Devamı İçin..
  • Agassi'nin Open Hayatı
    Bir martı: Agassi’nin “Open” hayatı 1   Toplam 8 grand slam turnuvası kazanan, 17 “masterseries” şampiyonluğu ile rekor sahibi olan, profesyonel kariyerinde çıktığı 90...
    Devamı İçin..
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...